Türkiye’nin en genç Uluslararası Ustası Işık, ikizi Kadın Usta Adayı Işıl ve Alpin Can’ın annesi Emine Can Emine Can, yoğun iş temposunun yanında Kovid-19 salgınının getirdiği zorluklara rağmen çocuklarına satranç kariyerleri için destek vermeye devam ediyor.
“Satranç, ailemizin her zaman vazgeçilmez bir parçası oldu” diyen Emine Can, çocuklarına yetenekleri doğrultusunda, her zaman destek olmaya çalıştığını belirterek şunları söyledi:
“Eşim Günay ve büyük oğlum Alpin, boş vakitlerinde satranç oynarlardı. Işık da 4-5 yaşlarında abisi ve babası ile satranç oynayarak satranç sporuna başladı. 7 yaşında iken çok istekli ve azimli olduğu için Işık’ı satranç sporuna başlattım. Eğitmeni ondaki yeteneği fark etti ve kısa sürede kendi yaşından büyüklerle mücadele etmeye başladı. Dünya ve Avrupa dereceleri olan Işık, kısa sürede milli takımda yer alarak gelecek vadeden sporcuları arasına girdi. Kızım Işıl’ın ise sanatsal yönü ağırlıklıydı fakat satranç sporuna da ilgisi vardı. Kardeşinden bir sene sonra kızım da satranç sporuna başladı ve kısa zamanda Kadın Usta Adayı olarak milli satranç sporcusu oldu. Üç çocuğum da satranç sporunu çok seviyor.”
-“Önemli olan çocuklarımızın sevdiği sporu yapmaları”
Avukatlık mesleğini sürdürürken yoğun çalışma koşulları içinde çocuklarının eğitim ve sportif açıdan gelişimlerine de özen gösterdiğini dile getiren Emine Can, aile içindeki iletişimin ve yardımlaşmanın önemine dikkati çekerek şunları kaydetti:
“Çocuklarımın satranç yolculuğunda, ailece zorluklar çektiğimiz de oldu ama birbirimize destek olarak bu zorlukların üstünden gelmeyi başardık. Eşim doktor olduğu için işleri oldukça yoğun. İşi dışında, eşim her zaman çocuklarımızın yanında oluyor. Ben de bir avukat olarak yoğun çalışıyorum. Sabah 8’de başlayan işlerimin akşam saat 8’lere kadar sürdüğü oluyor. Önceleri cumartesi günleri de çalışmak zorundaydım. Çocuklarım satranç sporuna başladıklarında, hafta sonları sabahtan akşama kadar turnuvalarda satranç sporu ile iç içe oldu. Ben de yaşları küçük olduğu için onlarla beraber turnuvalara, şampiyonalara gitmeye başladım, onları kurslara götürüp getirdik. Bu nedenle ofisimde cumartesi günleri çalışmayı bıraktım ve hafta sonlarını çocuklarıma ayırmaya çalıştım.”
Çocuklarının elde ettiği başarılarının zorluklarla baş edebilmesinde motivasyon sağladığını aktaran Emine Can, şöyle devam etti:
“Özellikle turnuvalarda, maçlar bitene kadar çocuklarımı beklemek çok zorluydu. Çalışan kadınlar için de ayrı bir zorluğu vardı. Ailecek uyum içinde olmamız, çocuklarımızın da bizi desteklemesiyle bu zorlu süreci kolayca aştık. Çocuklarımızın başarısı ve moral desteği, yorgunluğumuzu en aza indirdi.Ben kendi ofisimde serbest avukatlık yapıyorum. Satranç sporundaki yolculukları için çocuklarıma ayırdığım zamanlar nedeniyle iş kaybım mutlaka olmuştur. Önemli olan çocuklarımızın sevdiği sporu yapmaları ve mutlu olmaları.”
Emine Can, salgın döneminde bir anne olarak evde olan çocukları için düzen sağlamanın öneminin daha çok anlaşıldığını vurgulayarak sözlerini şöyle sürdürdü:
“Salgın başladığından beri iş yerimde kısa çalışma yaptık. Salgın döneminde evde olan çocuklarım için düzenleri daha önemli hale geldi. Beni üzen tek şey ise, bu süreçte akranları ile zaman geçirememeleri oldu. Çocuklarım sabahtan akşama kadar kendi odalarında bilgisayarda çevrim içi derse girmek zorundalardı. Onların yaşlarındayken koşmaları, kendi akranları ile beraber kaynaşarak, daha sosyal yaşamaları lazım. Maalesef çocuklarımız bunu yapamıyor. Bence her çocuk özeldir ve her birinin kendine özgü yetenekleri vardır. Bazısı sanatsal, sportif, bazısı da akademik ve yaratıcılık yönünden yeteneklidir. Ailelerin ve öğretmenlerin çocukların yeteneklerini tanıyıp onları doğru yönlendirmeleri çok önemli. Satranç sporunda çocukların arkasında durup onlara destek olunmalı. Zira satranç, çocukların anlama yeteneğini attıran, ufkunu açan, çok güzel bir zihinsel spor. Bu anlamda da herkese tavsiye ederim.”
Sporx