Alper Pirşen, şu açıklamaları yaptı:
“Limit krizi 1,5 senedir uğraştığımız ve maalesef konuyu anlayan muhatap bulamadığımız bir garabet. Limitlerle ilgili mantığı, şu an aşırı şişkin futbol piyasamızı yavaşça söndürmek yerine, patlatmak üzerine kurdular. Dolayısıyla zayıflama denen şey, ölüm diyetine dönüştü. Örnek alınan modelin tüm mantığı ve kimyası bozularak gecekondu bir düzenleme yapıldı. Bu düzenlemeyi yapanlar, finans ne kadar bilirler takdir edemem ama hukuk ve spor bilmediklerini kolayca söyleyebilirim.”
“6-7 KİŞİLİK TAKIMLA LİGİ BİTİRMEK TEK YOL”
“Şu anki yapıda bir oyuncu tescil edebilmek için önce limitin altına kadar tüm oyuncu sözleşmelerinden kurtulup, sonra da ulaştığınız rakamla limitiniz arasındaki fark kadar maliyetle oyuncu tescil edebiliyorsunuz. Peki mevcut oyuncu sözleşmelerinden kurtulmak nasıl mümkün olacak? Bir futbolcu kendi gitmek istemedikçe sözleşmesinden çıkmanın maliyeti sözleşme bedeli kadar. Dolayısıyla istesen de bir anda küçülmek mümkün değil, ki biz Fenerbahçe olarak zaten sportif sıkıntılar pahasına iki senede %30’dan fazla küçülmüşüz.
Şu anda 5 tane Eljif Elmas gibi yetenek bulsak, toplam maliyetleri mevcut bir oyuncumuzun sözleşmesi kadar ve potansiyel getirileriyse 80-90 milyon euro desek, biz bu potansiyel değerlere lisans çıkarıp, oynatıp satamıyoruz. Altyapıya yöneldim genç 3-4 oyuncumu makul rakamlarla profesyonel yapayım desen yine aynı dert, kaldı ki altyapı ucuz futbolcu kaynağı değil, yüksek aidiyetli değer demek (Barcelona’nın en pahalı oyuncusu, altyapı mahsulü Messi).
Altyapı oyuncuya erişimi kolaylaştırır, bedava oynatma hakkı vermez. Dolayısıyla bu yol da tıkanınca, geriye 6-7 kişilik bir takımla ligi bitirmekten başka yol kalmıyor!!! Yeni ve uygun değerler yaratıp satamazsam, borçlarımı nasıl ödeyeceğim?
Bu nasıl bankacılık? Alacaklı bu şekilde mi düşünür? Siz hiç işyeri kapanıp da borcunu ödeyebilen esnaf gördünüz mü?”
“2 SENE SONRA EKSİ LİMİTLER”
“Tabii unutmadan bugün bize yansıtılan ve akla mantığa sığmayan ana para ödeme yükünü, 2 sene sonra YenYap Anlaşması uyarınca tek kalemde borcun %80’ini (bazıları için 1-1,5 Milyar TL)ödemek zorunda kalacak kulüplere uygulamaya kalktıklarında bu kulüplerin limitleri eksi çıkacak. Bu da şu anlama geliyor: sezonun başında puan silme cezası veya daha fazlasını alacağın garanti! Kaçına uygulayabileceksin? O tarihteki yayıncın buna ne der veya yayıncı bulabilir misin bu lige?
Dolayısıyla o gün uygulaymayacağın bir garabeti Fenerbahçe üzerinde denemeye kalkma! Ligi ve tarihi şekillendirmeye kalkma! Rekabeti düzenle, yarışmayı şeffaflaştır ama ligin terazisiyle oynamaya kalkma! Bu işin sportif ve hukuki sorunlarının en basit örneklendirilmeleri. Bir de ciddi bir strateji sorunu var. İki sene içinde yayın ihalesi olan ligin balonunu planlı söndürmek yerine patlatırsan, hangi yayıncıdan mevcut ihalenin yarısını veya üçte birini alabileceksin?
Anadolu kulüplerinin limitlerinin yarısından çoğu bu gelire bağlıyken, ikinci bir limit daralması daha yaşanacak, en iyi ihtimalle 20-30 milyon TL’ye kim, hangi takımı kurabilecek? 150-200 milyon dolar ödeyen bir yayıncı bulsan, o şirket 20-30 milyon TL’lik takımlar ve kalitesi düşük lig için o parayı dahi öder mi?”
“FEDERASYON KENDİ BİNDİĞİ DALI KESİYOR”
“Tabii unutmadan, bu şişkin harcamalı lig ve bu sayede yapılan kallavi yayın sözleşmesi sayesinde lüks tesislerde, yıllardır gereksiz sayıda ve pahalı personel çalıştıran TFF tüm bu gelirler düşünce maaşları nasıl ödeyecek? (Para cezalarıyla mı?) Riva’da sponsorlarca sağlanan yüzlerce lüks araba kalır mı? Benzinleri dolar mı? Bol keseden harcamalar ne olacak? TFF “Küçülün” derken örnek olmalı, önce onlar makul şekilde küçülsünler de görelim.
Bana böyle bir anda küçül diyebilmesi için, TFF kapıdaki arabalar yerine bisiklete binmeyi, havalı lüks tesisler yerine Levent’te bir apartman dairesine taşınmayı ve kadrosunu da maksimum 50 kişiye düşürmeyi başarmalı. Zaten bu bilinçsiz strateji (!) ile varacakları nokta da bu!
Yani kendi bindikleri dalı kesiyorlar… Söylenecek o kadar çok şey var da, bilenler zaten anlıyor. Ama esas bilmesi, anlaması gerekenler ya kapasitesizlikten, ya ilgisizlikten, ya da gerçekten işlerine gelmediğinden anlamıyor! Duvara anlatsak şimdiye kadar “Haklısınız” derdi…”
Sporx