ÖNDER İmam Hatipliler Derneğinin, gençlik ve spor işlerini yürüten Öncü Gençlik ve Spor Kulübü, genç kızların spora yönlendirilmesi için çalışma başlattı.
Kulüp yöneticilerinden Tekvando İstanbul Hakem Kurulu Başkanı ve milli hakem Yaprak Avcı koordinatörlüğünde yürütülen “Sporda Cinsiyet Eşitliği İçin Öncü Kızlar” projesiyle, bilhassa aile baskısı nedeniyle sporla arasına mesafe koyan kızların kazanılması amaçlanıyor.
Yaprak Avcı, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye’de lisanslı erkek sporcu sayısının kadınlara oranla yaklaşık 2 kat fazla olduğunu anımsatarak, “Sporcu bir babanın kızıyım. 9-10 yaşından bu yana spor yapıyorum. Müsabakalara gittiğimde bir avuç dolusu kız ve bir tribünü dolduracak kadar da erkek sporcu olurdu. Bu farklılık, beni her zaman üzmüştür. Bunun ailelerimizin farklı yaklaşımının yanı sıra korumacılık anlayışından kaynaklandığını düşünüyorum. Çeşitli branşlardan ve kesimlerden arkadaşlarla görüşerek gerçek fikirlerini sordum. Kızlarımızın sporun içinde daha fazla yer alabilmesi hakkında konuştuk ve bu projeyi hayata geçirdik.” ifadelerini kullandı.
– “Kızlarımızın spora daha çok teşvik edilmesini istiyorum”
Avcı, en çok karşılaştıkları problemin aile baskısı olduğunu iddia ederken, dini referansların aileler tarafından yanlış şekilde yorumlandığını ve kızların spor yapmalarının engellendiğini öne sürdü.
Dini vecibelerini yerine getirmeye çalışan biri olduğunun ve tesettürlü şekilde hakemlik yaptığının altın çizen Avcı, “Kimi çevreler, İslam’ın spora düşman olduğu yönünde bir kanaate sahip. Asla böyle bir şey yok. İslam asla spora engel ve düşman değildir. Hatta İslam’da yapılması sünnet sayılan sporlar vardır. Bu sporları Peygamber Efendimiz bizzat tavsiye etmiştir. Her bireyin binicilik, atıcılık ve yüzme gibi sporları yapmasını tavsiye etmiştir. Kızlarımızın spora daha çok teşvik edilmesini istiyorum. Hayatlarının bir alanında spor olmalı. İlle de profesyonel sporcu olmalarına gerek yok. Çarşaf giyip ok atabilirim, tesettür eşofman giyip voleybol ve basketbol oynayabilirim. Haşema giyip yüzebilirim. Kıyafetime kimse karışamaz. Kızlarımıza öz güven ve güç verelim.” şeklinde konuştu.
– Rahime Eymen Bakır: “İslam’ın spora karşı olması düşünülemez”
Öncü Spor Kulübü tarafından yürütülen çalışmada yer alan isimlerden biri de Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Felsefe ve Din Bilimleri Doktora öğrencisi Rahime Eymen Bakır.
Aynı zamanda tekvandocu olan ve hakemlik de yapan Bakır, yüksek lisans tezini ise “Sporcularda dindarlık, alçak gönüllülük ve yaşam doyumu ilişkisi” üzerine hazırladı.
Rahime Eymen Bakır, spor ve dindarlıkla ilgili çalışma yaptığı için bu projeye dahil olduğunu aktardı.
Çoğu ebeveynin kızlarını spora yönlendirmede çekimser kaldığına ve bunu da dinle bağdaştırdıklarına şahit olduklarını ifade eden Bakır, şu değerlendirmede bulundu:
“Din, insanın hayatının tümüne nüfuz ettiği için yaptığımız tüm işleri dini perspektiften değerlendirme ihtiyacı hissediyoruz. Sporu da İslam açısından değerlendirmemiz gerekiyor. Sporun bu yaşadığımız dijital çağda bir tercih değil zorunluluk olduğunu düşünüyorum. Sağlık açısından da spor yapmak önemli. Bu durumda İslam’ın spora karşı olması düşünülemez. Kur’an-ı Kerim’de fiziksel kuvvete vurgu yapan birçok ayet var. Peygamber Efendimiz’in hadislerine göre kuvvetli mümin zayıf müminden hayırlıdır. Bunun İslam’ın spora bakış açısını verdiğini söyleyebiliriz. Peygamber Efendimiz’in, eşi Hazreti Ayşe ile spor faaliyetleri bizim için önemli. Koşu yarışları yapmış olması, İslam’ın kadınların da spor yapmasına bakış açısını net bir şekilde ortaya koyuyor. Hiçbir faaliyetimiz İslam’ın temel sınırlarını aşmamalı. Bu kriterler sağlandığı sürece İslam her bireyin spor yapmasını destekler.”
– “Dindar sporcuların alçak gönüllü ve hayatlarından memnun olduklarını gördük”
Yüksek lisans tezinde yaptığı çalışmalar hakkında bilgi veren Rahime Eymen Bakır, şunları kaydetti:
“Uzak Doğu sporcuları örnekleminde çalıştık. Sporcuların dindarlığını, alçak gönüllüğünü ve yaşam doyumunu inceledik. Doğu felsefesi, hem dindarlıkla hem de erdemlerle paralel izler taşıyor. Doğu felsefesi, insanı hem fiziksel hem de ruhsal anlamda yetkin hale getirmeyi amaçlıyor. Burada öncelikle sağlam karakterli ve düzgün birey yetiştirmek var. İncelememiz sonucunda daha dindar sporcuların alçak gönüllü ve hayatlarından memnun olduklarını gördük. Dindarlık, erdemleri yerleştirme noktasında bireyleri bazı şeylere teşvik ediyor. Din aslında bireylerin sporun ülküsünü yaşatma ve hayatlarına geçirme noktasında beslendikleri çok sağlam bir kaynak. Tezimiz bize bunu gösterdi. Spor psikolojisi ile din psikolojisini buluşturan araştırmalar yapmaya devam edeceğiz.”
Sporx